Önyazı
Kimilerinin Alman dışavurumculuğunun öncüsü saydığı şair Else Lasker-Schüler, 20. yüzyılın başlarında endamı Berlin’in bohem mahfillerinden, şiirleri ise dönemin avangart dergilerinden hiç eksik olmayan, müşkülpesent Karl Kraus’un bile yere göğe sığdıramadığı güçlü bir tınıydı. Hayatı boyunca hep dışlandı. İstikrarlı bir biçimde sürdürdüğü kurgu kişiliğiyle aykırılığı ve yalnızlığı dünyaya meydan okuyan bir jeste dönüştürdü. Şiirlerinde, kafasında kurup kurcaladığı idealler ile kişisel ya da siyasal gerçekler arasındaki karşıtlıktan ve gerilimden beslendi. Dizesi gibi çizgisi de çıngıraklıydı. Kartpostallardan kitap kapaklarına desenlerinde de teşhirden kaçınmadı.
Yoksa gömülü mü yatar annem
Dumandan göğün altında –
Ölümünün üstünde hiç mavi çiçek açmaz.
Keşke gözlerim aydınlanıp parlasa da
Işık getirse ona.
Suretime batmış olmasa gülümsemem,
Mezarının üstüne asardım onu.