Önyazı
Dünya edebiyatında çok az kitap vardır, “yarım” kaldığı halde hem yazarının bütün eserlerini tamamlayıcı bir nitelikte olsun hem de onun göz ardı edilen “iyimser” yönünü ortaya koysun.
Fransa ve Kuzey İtalya’ya yaptığı geziler dışında büyük gezilere çıkmayan Kafka, Amerika’yı hiç görmeden yazmıştır bu romanını… Güncesinde adını “Yitik” olarak andığı Amerika, onun sade ve insancıllıkla dolu yönünü eksiksiz ortaya koyan bir roman. Kahramanı Karl Rosmann ile Amerika aynı zamanda insanın yaşadığı toplumdaki yabancılık ve yalnızlığına dair tamamlayıcı bağıntıyla Dava ve Şato ile bir “trilogya”yı vücuda getiriyor…
“Karl Rosmann on altı yaşındaydı. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. Hizmetçi kızın biri Karl’ı baştan çıkarmış, ondan bir de çocuk edinmişti. Bu yüzden Karl’ı Amerika’ya yolladılar. Gemi hızını kesip New York limanına girerken, Karl saatlerdir seyrettiği özgürlük tanrıçası heykelinin birden daha çok parlamaya başlayan güneş ışığı içinde kaldığını gördü. Esen rüzgârların ortasında dimdik duran heykel, kılıç tutan elini sanki o anda havaya kaldırıyordu.”