Önyazı
20. yüzyıl romanının “üç büyükler”inden Robert Musil’in bu ufak ama amansız metni, tadına doyum olmaz ironisiyle ahmaklık üzerine edebiyatın eşsiz sayfalarını getiriyor karşımıza… Ahmaklığın bir zekâ eksikliği olup olmadığını tartışırken bu kavrama farklı bir ışık altında bakmamızı sağlıyor. Musil’in metnin sonunda dediği gibi, ahmaklığa karşı en önemli çare, “alçakgönüllü olmaktır”. Alçakgönüllülük ise, gücün ve iktidarın tadını aldıkça bazı kişilerin uzaklaştıkları bir erdem.
Aklın neredeyse çözüldüğü günlerden geçiyoruz. Musil bize tuttuğu ışığıyla içimize çöken karanlığı bir nebze hafifletecektir.
“Kuşkusuz dalkavuklarda akıl takdir edilir, ama ancak koşulsuz itaatle birlikte olursa. Aklın yanında bu ‘iyi hal’ belgesi eksikse ve hükmeden kişinin yararına işlediğinden emin olunamazsa, akıllı kişiye akıllı değil de daha çok saygısız, küstah ya da hain denir.”