Description
Yüz yıllık bir kulüp: İstanbul Güreş İhtisas Kulübü. 1919’da Kumkapı Kulübü, ardından 1938’de Haliç İdman Ocağı ile birleşerek İstanbul Güreş Kulübü ve son olarak “ihtisas” unvanıyla İstanbul Güreş İhtisas Kulübü… Kulüp, Asya bozkırlarından Anadolu’ya gelişerek gelen, önce Balkanlar, ardından da Batı dünyası ile harmanlanan Türk güreşinin en önemli temsilcilerinin başında gelir. Bağrından çok büyük şampiyonlar çıkarmıştır. Kitapta kulübün tarihini okurken, aynı zamanda güreş şampiyonlarımızın da tarihini okumuş olacaksınız. İşte o büyük şampiyonlardan biri Çoban Mehmet’tir. Atatürk Çoban Mehmet’e bir gün sorar: “Sen herkesi kolayca yeniyorsun Mehmet! Seninle güreş tutsak, beni yenebilir misin?” Mehmet’in yanıtı Türk sporcusunun zekâ ve zarafetini yansıtmaktadır: “Sizi bütün cihan yenemedi paşam, ben nasıl yenebilirim!” Yani Atatürk’ün “Güreş bir kuvvet ve zekâ oyunudur. Bu iki üstün varlık insanla birleştiği vakit ancak büyük işler görülebilir,” demesi boşuna değildir. Yıllar sonra da, örneğin 1936’da Berlin Olimpiyat Oyunları’nda 61 kiloda sporcumuz Yaşar Erkan şampiyon olduğunda, Atatürk hemen telgrafa sarılmıştır: “Yaşar! Kendin küçüksün ama memleketin için çok büyük iş başardın. Artık ismin Türk Spor Tarihi’ne geçti. Çok yaşa Yaşar!” Kısacası Türk güreşi, Cumhuriyet’in kuruluşunda Türk’ün sportif gücünü de dünyaya göstermiştir. Tarihini okuyacağınız İstanbul Güreş İhtisas Kulübü de, o gücü hep gösteren ve bayrağımızı sürekli dalgalandıran bir kulüp olmuştur.