Bir kitap, bir tarih ve bir insanlık ayıbı: “Sabahın Sessizliği Ülkesi” / Necati Kartal

MERİ KEKLİĞİM

Bir Elde Çatal

Bir Elde Dehre Dalar,

Dikenlerin Kengerlerin Peşinde

Kaderimmiş Söğerim

Oy Meri Kekliğim Yeter Çektiğim

Dut Kurusu Süpürge Tohumu Yediğimiz

Ve Bir Godik Arpa İçin

Sivas Kapılarından Geri Çevrildiğimiz Günleri Defledik

Meri Kekliğim Yeter Çektiğim

Yol Parası Veremedim Diye

Şu Dağları Bana Açtırdılar

Şu Yolları Bana

Hacizlere Gitti Suna Gibi Keçim İneğim

Meri Kekliğim

Kore Dağlarında Tabakam Kaldı

Mapus Damlarında Özgürlüğüm

Hey Meri Kekliğim, Yeter Çektiğin.

Yazarın kitabın arka kapağında içeriğini açıkladığı,  Enver GÖKÇE’in Kore için yazdığı Meri Kekliği şiiriyle başladım.

***

WhatsApp Image 2024 04 12 at 19.08.41 1

Bir ülke düşünün 1930 yılında emperyalist bir ülke tarafından işgal edilmiş, başına bir sömürge valisi atanmış, dilini bile kullanması yasak, açık bir sömürge.

Komşu ülke aynı emperyalist güç olan Japonya tarafından işgal edilmişken, sosyalistler bir kurtuluş savaşı başlatıp, emperyalistleri kovup, bağımsızlığını ve özgürlüğünü kazanmışlar daha birkaç yıl evvel.

Bu kurtuluş savaşı, ülke için bir kıvılcım, bir umut ve savaşabilme bilinci yaratmış ve o ülkede de sosyalistler, Kore İşçi Partisi lideri Kim İl Sung önderliğinde, anti emperyalist bir savaş başlatmış.

Ama Bağımsız Kore istemeyen başta ABD olmak üzere 2. Dünya Savaşı’nın yeni egemen emperyalistleri buraya müdahale edip, Coni’ler ve dünyadan topladıkları askerlerle yeniden işgal ediyordu, Kore’yi.

3 milyon kişinin öldüğü, milyonlarca insanın yaralandığı bu işgal girişimi sonrası ülkeyi ikiye bölmeyi başarmışlardı.

Tam bu aşamada bizden 8 bin kilometre uzakta olan bu ülkeye, küçük Amerika olma hayali taşıyan dönemin iktidar partisi Demokrat Parti sorgulamasız ABD’nin yanında savaşmak üzere 56 bin 536 asker göndermişti. Bu sayı, ABD’den sonra en fazla kara askeri gönderen ülke olmak demekti ve Kore’de yüzde 23’le en çok kayıp veren ülke olmak demekti.

WhatsApp Image 2024 04 12 at 19.08.41

***

Yukarıdaki bölümü neden anlattım?

Çünkü, dostum, mesai arkadaşım, basın dünyasının duayenlerinden Yüksel Baysal’ın  “SABAHIN SESSİZLİĞİ ÜLKESİ” ismiyle ikinci kitabı yayınlandı.

Konusu, 25 Haziran 1950’de başlayan ve 27 Temmuz 1953’te biten, 3 milyon kişinin öldüğü, Kore yarım adasının kana bulandığı, Kore halkının tüm varlıklarının talan edildiği Kore Savaşı’nı anlatıyor.

Yazar Kore Savaşı’nı,  Türkiye açısından ele alıp, o dönemdeki iktidarı, savaş karşıtlarını, dünya dengelerini ve Türkiye’nin asker göndermesini, dönemin siyasi ve etkili kişilerin tavır ve söylemleri üzerinden anlatmış.

Kitabın ikinci bölümünde bizzat Kore Savaşı’na katılmış olanların anıları ve eleştirilerini tanıklar üzerinden aktarmış.

Yazar son bölümde Kore Savaşı ve Türkiye’nin asker göndermesi konusunda kişisel yorum ve değerlendirmelerini yazmış.

WhatsApp Image 2024 04 12 at 19.09.13

***

Kitabı okuyunca, aslında özünü bildiğim ama ayrıntılarının birçoğunu bilmediğim çok şey öğrendim Kore Savaşı ve zamanın ruhu hakkında.

Bir de Wikipedia’da aynı İstanbul ve Bursa gibi bir kralın isminden geldiğini okusam da Kore’nin kelime anlamının “Sabahın Sezsizliği Ülkesi” olduğunubu kitaptan öğrendim.

Hem başarılar hem de teşekürler Yüksel Baysal… Konu dışında da yazım dili, anlatımı açısından güzel ve çabuk okunan bir çalışma olmuş, yenilerini bekliyoruz.

https://enbursa.com/bir-kitap-bir-tarih-ve-bir-insanlik-ayibi-sabahin-sessizligi-ulkesi.html