MERİ KEKLİĞİM
Bir Elde Çatal
Bir Elde Dehre Dalar,
Dikenlerin Kengerlerin Peşinde
Kaderimmiş Söğerim
Oy Meri Kekliğim Yeter Çektiğim
Dut Kurusu Süpürge Tohumu Yediğimiz
Ve Bir Godik Arpa İçin
Sivas Kapılarından Geri Çevrildiğimiz Günleri Defledik
Meri Kekliğim Yeter Çektiğim
Yol Parası Veremedim Diye
Şu Dağları Bana Açtırdılar
Şu Yolları Bana
Hacizlere Gitti Suna Gibi Keçim İneğim
Meri Kekliğim
Kore Dağlarında Tabakam Kaldı
Mapus Damlarında Özgürlüğüm
Hey Meri Kekliğim, Yeter Çektiğin.
Yazarın kitabın arka kapağında içeriğini açıkladığı, Enver GÖKÇE’in Kore için yazdığı Meri Kekliği şiiriyle başladım.
***
Bir ülke düşünün 1930 yılında emperyalist bir ülke tarafından işgal edilmiş, başına bir sömürge valisi atanmış, dilini bile kullanması yasak, açık bir sömürge.
Komşu ülke aynı emperyalist güç olan Japonya tarafından işgal edilmişken, sosyalistler bir kurtuluş savaşı başlatıp, emperyalistleri kovup, bağımsızlığını ve özgürlüğünü kazanmışlar daha birkaç yıl evvel.
Bu kurtuluş savaşı, ülke için bir kıvılcım, bir umut ve savaşabilme bilinci yaratmış ve o ülkede de sosyalistler, Kore İşçi Partisi lideri Kim İl Sung önderliğinde, anti emperyalist bir savaş başlatmış.
Ama Bağımsız Kore istemeyen başta ABD olmak üzere 2. Dünya Savaşı’nın yeni egemen emperyalistleri buraya müdahale edip, Coni’ler ve dünyadan topladıkları askerlerle yeniden işgal ediyordu, Kore’yi.
3 milyon kişinin öldüğü, milyonlarca insanın yaralandığı bu işgal girişimi sonrası ülkeyi ikiye bölmeyi başarmışlardı.
Tam bu aşamada bizden 8 bin kilometre uzakta olan bu ülkeye, küçük Amerika olma hayali taşıyan dönemin iktidar partisi Demokrat Parti sorgulamasız ABD’nin yanında savaşmak üzere 56 bin 536 asker göndermişti. Bu sayı, ABD’den sonra en fazla kara askeri gönderen ülke olmak demekti ve Kore’de yüzde 23’le en çok kayıp veren ülke olmak demekti.
***
Yukarıdaki bölümü neden anlattım?
Çünkü, dostum, mesai arkadaşım, basın dünyasının duayenlerinden Yüksel Baysal’ın “SABAHIN SESSİZLİĞİ ÜLKESİ” ismiyle ikinci kitabı yayınlandı.
Konusu, 25 Haziran 1950’de başlayan ve 27 Temmuz 1953’te biten, 3 milyon kişinin öldüğü, Kore yarım adasının kana bulandığı, Kore halkının tüm varlıklarının talan edildiği Kore Savaşı’nı anlatıyor.
Yazar Kore Savaşı’nı, Türkiye açısından ele alıp, o dönemdeki iktidarı, savaş karşıtlarını, dünya dengelerini ve Türkiye’nin asker göndermesini, dönemin siyasi ve etkili kişilerin tavır ve söylemleri üzerinden anlatmış.
Kitabın ikinci bölümünde bizzat Kore Savaşı’na katılmış olanların anıları ve eleştirilerini tanıklar üzerinden aktarmış.
Yazar son bölümde Kore Savaşı ve Türkiye’nin asker göndermesi konusunda kişisel yorum ve değerlendirmelerini yazmış.
***
Kitabı okuyunca, aslında özünü bildiğim ama ayrıntılarının birçoğunu bilmediğim çok şey öğrendim Kore Savaşı ve zamanın ruhu hakkında.
Bir de Wikipedia’da aynı İstanbul ve Bursa gibi bir kralın isminden geldiğini okusam da Kore’nin kelime anlamının “Sabahın Sezsizliği Ülkesi” olduğunubu kitaptan öğrendim.
Hem başarılar hem de teşekürler Yüksel Baysal… Konu dışında da yazım dili, anlatımı açısından güzel ve çabuk okunan bir çalışma olmuş, yenilerini bekliyoruz.
https://enbursa.com/bir-kitap-bir-tarih-ve-bir-insanlik-ayibi-sabahin-sessizligi-ulkesi.html