Roland Barthes’ın “S/Z”siyle Elon Musk’ın “X”inin Façasını Almak:
Para, Edebiyat ve Uygarlık
Edebiyat; uygarlıkları, şiirde epik türünü kullanarak, düzyazıda “yapıt” oylumunda, konusu yapmıştır, yapmayı sürdürür. Dante’nin İlahi Komedyası; romancı Balzac’ın İnsanlık Güldürüsü yapıtına esin kaynağı olduğu gibi, şair Ezra Pound’un Kantolar epik şiir kitabına da esin kaynağı olmuştur. Enis Batur da, Opera yapıtıyla, sürdürmektedir edebiyatın uygarlıklarla uğraşmasını. Doğal olarak, edebiyatçı, kendi tarihinden, yaşadığı andan başlar; uygarlığın, yazdığı zamandaki durumuyla sıcak ve canlı ilişki içindedir. Balzac da, soylu sınıfın uygarlık tarihine veda ettiği, hıristiyanlığın, kilisenin Batı uygarlığındaki güçlerini yitirmeye başladığı, burjuva sınıfı ve laikliğin yükselmeye başladığı, kapitalist uygarlığın kültürel merkezi olan 19. yüzyıl Fransa’sını konusu yapar. Doğal olarak, Fransız soylu sınıfının tarihteki yerini, Fransız burjuva sınıfına bırakmasını, Fransa’nın kendi siyasi tarihinin özgün değişimleri çerçevesinden bakar.
Kapitalizm, günümüzdeki geçerli uygarlık. Kapitalizmi tarihsel boyutta iyi çözümlemiş toplumbilimci Immanuel Wallerstein, bu uygarlığın, sıkça içine girdiği derin iktisadi krizler, bilerek yol açtığı onca acımasız toplumsal sonuçlar ve uluslararası savaşlara karşın ayakta kalmasında, sürekli küllerinden yeniden doğmasında; kapitalizmi eleştirenlerin ve kapitalizmin kurbanlarının bile kapitalizmin cazibesinden kurtulamamalarının payı olduğunu ileri sürer.
Kapitalizmin, II. Dünya Savaşı sonrası merkez ülkesi konumuna geçen ABD’de, bugünkü siyasi iktidar, kapitalist uygarlığın temel unsurlarına savaş açmış durumda: ABD kapitalizminin temellerini atmış kapitalistlerin, burjuvaların kurdukları, dünyanın en ünlüsü olmuş üniversitelerine, bilim ve sanat kurumlarına doğrudan ve açıktan karşı çıkıyor. Parayı, kapitalist uygarlığın temeline yerleştiriyor. ABD’deki kapitalizm, en başından itibaren, para yapanların toplum içinde saygın ve değerli bulunduğu bir düzendi. Soylu sınıfların Avrupa’da halen süren saygınlıklarının ABD toplumsal düzenine bulaşmasını istemiyorlardı. Ancak, ABD’deki yeni Başkan, kendini “kral” olarak düşlemekten sakınmıyor. Aynı zamanda, paranın gücünü, ABD kapitalizmi tarihinde hiç görülmemiş bir biçimde yüceltiyor. ABD için ve ABD başkanı ve ailesi için para yapmayan, para sağlamayan; ABD’nin ve ABD Başkanı ve ailesinin çıkarına işlemeyen uluslararası her ilişki, ülke içi etkinlik, kurumlar ve kişiler, hukuk dışına çıkılarak, şiddet de kullanılarak yola getiriliyor.
Bugünkü kapitalizmi temsil eden şirketlerin kurucuları ve sahipleri, ABD’deki siyasi iktidarı parayla ve kamuoyu önünde açıkça destekliyor. Trump’ın resmen başkan olarak atandığı törende, bugünkü kapitalizmin borsa değeri en yüksek şirketlerinin kurucuları ve sahipleri, dünyanın en varlıklı iş insanları, Başkan Trump’ın hemen arkasında el pençe divan durmuşlardı. Bunların en önde geleni, Tesla elektrikli araba şirketinin kurucusu ve dünyanın en varlıklı kişisi Elon Musk’tı. Trump ile arası bozulana değin de Trump hükümetine gönüllü hizmet verdi ve bürokrasiyi ortadan kaldırma adına önemli kamu kuruluşlarının köklerine kibrit suyu döktü.
Bugünkü ABD kapitalizmini temsil eden kapitalistlerin önde gelenleri, uygarlık boyutunda düşlenmiş kültür kurumları, müze ve üniversite kurmuyorlar. Bunun yerine, kendileri ve yakınları, kendileri gibi varlıklı kişiler için kısa uzay yolculuğu için milyar dolarlık uzay araçları yaptırtıyorlar. ABD’deki bu yeni kuşak teknoloji şirketleri ve ABD kapitalizmini temsil edenler, kapitalizmin sanayileşme dönemindeki zenginlerinden, iş insanlarından çok farklı kültürel ve uygarlık kodları olan kişiler. Aralarındaki, Güney Afrika’lı Elon Musk, sanayileşme dönemi zenginlerinin kurduğu üniversitelerin, kültür ve sanat kurumlarının yıkılması için gönüllü çalışıyor. 20. yüzyılın başlarında, ABD kapitalizmini temsil edenlerden, petrol zengini Rockefeller ailesi, Meksikalı devrimci sanatçı Diego Rivera’ya, ABD kapitalizminin katedrallerinden olan New York’taki Rockefeller Merkezi’ne duvar resmi yapması için davet ederken, bugünkü ABD kapitalizmini temsil eden kapitalistlerin kültürle ilişkileri, Amazon şirketi kurucusu milyarder Bezos gibi, Venedik gibi sanatla özdeşleşmiş bir kentte düğün yapmaktan öteye geçemeyebiliyor. Bugünkü kapitalistlerin desteklediği ABD başkanı, Hollywood’da yabancı sinemacıların çalışmasını önleyici iktisadi önlemler alıyor. Rivera, 1940’da, Kaliforniya’ya davet edilmiş ve “Kuzey ve Güney Amerika’nın Sanat Birlikteliği” duvar resmini yapmıştı. ABD’nin ilk büyük iş insanları, özel müzeler ve üniversiteler kurdu. ABD, 20. yüzyılda kapitalizmin kültür merkezi durumuna da geçti. Avrupa’nın en önemli düşünürleri, toplumbilimcileri, sanatçıları ve bilim insanları ABD’ye davet ediliyordu. Trump’tan sonra, tersi bir göç başladı. ABD’li liberal aydınların bir bölümü ABD’den kaçıyor. Kapitalizmin merkezi ABD’de, kapitalist uygarlık bunalımda. Kapitalizmin yeni burjuvalarının kültürle ilişkileri sorunlu. Para, ABD tarihinde görülmemiş bir düzeyde, iktidarda olanlar için belirleyici tek değer.
Edebiyatın (Balzac) Gözüyle Burjuva Uygarlığı
Balzac, doksan bir tamamlanmış, kırk altı bitmemiş kitaptan oluşan İnsanlık Güldürüsü yapıtıyla; Fransa tarihinde, kapitalizmin, burjuvazinin doğuşunu, soylular sınıfının batışını, edebiyatın gözüyle inceler; belirli karakterler ve değişen toplumsal değerleri mercek altına alır. Edebiyat eleştirmeni, edebiyat eleştirisi kuramcısı ve göstergebilim akademik dalının kurucularından Roland Barthes, Balzac’ın İnsanlık Güldürüsü yapıtı içindeki bir anlatı olan Sarrasin’i, S/Z adlı kitabında, kendi göstergebilim yöntemiyle çözümlerken, Balzac’ın, burjuva ve soylu sınıfların para ve kültür ilişkileri üzerine olan düşüncelerini de ele alır. Kitabın özellikle 20., 38. ve 39. çözümleme kesitleri bu konuya ayrılmıştır. Balzac ve göstergebilim uzmanı Tahsin Yücel de, Georges Bernanos ile Balzac’ın yapıtlarını karşılaştırırken; Balzac’ın, burjuvazinin parayla ilişkisini, uygarlık açısından, özellikle yıkılma aşamasında olan krallık ve soyluluk düzeniyle karşılaştırdığında, bir gerileme olarak nitelediğini vurgular. Tahsin Yücel’in kendisi de, Kumru ile Kumru ve Gökdelen romanlarında, 1990’lı ve 2000’li yıllarda Türkiye’deki kapitalizmin, yeni para sahibi toplumsal kesitlerin değerlerinin kültürel sonuçlarını göstergebilimci donanımıyla ele almıştır.
Edebiyat; para, paralı sınıflar ve kültür ilişkilerini hem karakter ve olay ayrıntısında hem de daha genel ve toplum düzeyinde her zaman konusu yapmıştır. Günümüz ABD kapitalizminin dönüşümünü Dave Eggers’in romanlarından izleyebiliriz örneğin.
Balzac’ın, İnsanlık Güldürüsü her kitap temelinde mikro düzeyde karakter ve olayları konu alsa da onların toplamından ortaya çıkan bir makro ayar kurmayı amaçlar, uygarlık çözümlemesi yapar Balzac. Nasıl 19. yüzyılın aynı yıllarında Karl Marx, kapitalizmi, İngilere’deki sanayi devrimini gözlemleyerek, insanlık tarihinde bir uygarlık olgusu olarak üç ciltlik Kapital yapıtında incelemişse, Balzac da İnsanlık Güldürüsü yapıtında kapitalizmin kurucuları burjuva sınıfını, 19. yüzyılda kapitalizmin kültür ve sanat merkezi Fransa’da, 19. yüzyılın uygarlık başkenti Paris’te gözlemleyerek, toplumsal ve kültürel açılardan değerlendirmiştir.
Balzac da Marx gibi, çözümleme birimini tarihsel boyutta anlamı olan uygarlık olarak seçmiştir. Balzac, kapitalizmin kültür merkezi olan Paris’te burjuvazinin bir uygarlık öznesi olarak yükselişini, bir önceki başat sınıf soyluların kültürü ve uygarlığının çöküşüne yeğinerek anlatıya dönüştürken; Marx, burjuvazinin, kapitalistlerin kurduğu uygarlığın çöküşünü düşleyerek, işçi sınıfının kuracağı uygarlığın kaçınılmazlığının toplumbilimsel çözümlemesini yapmıştır. Geçmiş uygarlığa ağıt yazan edebiyatçı Balzac, gelecek uygarlığı düşleyen felsefeci, toplumbilimci Marx… İkisi de yaşadıkları zamanın uygarlığını kuran burjuvaziyi, para ve uygarlık ikiliğinde, bambaşka alanlarda, bambaşka nedenlerle inceleyen iki aydın…
Gösterge Olarak Para: Roland Barthes’ın S/Z’si
Roland Barthes, hem Balzac hem de Marx’ı iyi çalışmış, metinler üzerine metin yazan, anlatılar üzerine yazı yazan, metin-üstü yapıt veren, 20. yüzyıl ikinci yarısında, göstergebilim dalının kurucularından; Fransa’nın, Avrupa’nın ve ABD’nin 20. yüzyıl ikinci yarısındaki düşünürlerini ve aydınlarını etkilemiş, üzerine etiket yapıştırılması, sınıflandırılması pek kolay olmayan, önemli ve özgün bir düşünür, aydın, yazar.
S/Z’de, biraz da olsa, Balzac ile Marx’ı birbirine harmanlayan Barthes’ın kitabının konusu olan Balzac’ın 1830 yılında yayımlanan Sarrasine adlı uzun öyküsü, Paris’in en zenginlerinden Lanty Kontu’nun, malikanesinde verdiği bir parti üzerine kuruludur. Balzac, bu yeni zengin burjuvaların varlıklarının nereden geldiğini, Lanty ailesinin kökenlerinin ne olduğunun bilinmediğini vurgular durur öyküsünde. Öykünün anlatıcısı ağzından, eski zamanların, feodal dönemin başat sınıfı, zenginleri olan soyluların kökenleri bilinirken, zenginliklerinin kaynakları saydamken; bu yeni sınıf burjuvaların hırsız ya da korsan olabileceklerini, soyu sopu bilinmeyen kişiler olduklarını söyler.
Barthes, Balzac’ın bu zenginler, para sahipleri ve zenginliklerinin kökeni üzerine olan düşüncelerini, göstergebilim yöntemiyle çözümler. Soyluların varlıkları, paraları, doğal bir şeyin sonucuydu. Feodal düzende para, sahip olunan şeylerin, toprakların, sonucuydu; para saydamdı, nedenini doğrudan gösteriyordu. Para, soylulara, toprak sahibine ait bir şeydi: sahip olunan tapuların endeksiydi. Kapitalizmde ise; sanayicilerin, tüccarların, burjuva sınıfının parası bir “gösterge” oldu: Neye dayandığını doğrudan göremiyoruz; gerçek dünyada karşılığının ne olduğunun yorumlanması gerekiyor. Barthes’a göre, uygarlığın “Kitap”ı, harflerle değil işaretlerle yazılmaya başlandı. Tapunun yerini muhasebe kayıtları aldı. Sınırlı olandan sınırsız olana geçti uygarlık: Sonsuz yorumu yapılabilen bir göstergeye dönüştü para. Paranın, iktisadi anlamda yer değiştirmeyen bir karşılığının olmadığı bir uygarlık kapitalizm. Alınan, satılıyor. Satılan, yeniden alınabiliyor. Elde tutulmuyor varlık. Sürekli dolaşımda. Göstergebilim terimleriyle söylemek gerekirse, “gösteren” ile “gösterilen” arasındaki ilişki arap saçına döndü.
Burjuva sınıfının, kapitalistin varlığının, parasının kökeni doğrudan görülmez. Marx’ın siyasi iktisat alanına katkısı budur: iktisadi değerin, piyasadaki değerin, görünmeyen kökenlerini kavramsal olarak görünür kılmanın bilimini yapmaya çalışır: emek değer kuramını geliştirir. Yaratılan bütün ekonomik değerin (görülmeyen) kökeninin, piyasa için üretilen malların içindeki işçilerin emeği olduğunu savlar Marx. İki önemli kavram kullanır Marx, piyasa ve malların değeri üzerine düşünürken malların “kullanım değeri” ile “piyasa değeri” arasındaki farkı vurgular. Barthes, Marx’cı yöntem ve felsefeye uzak bir düşünürse de, Marx’ın “kullanım değeri” ile “piyasa değeri” kavramsallaştırmasını, öykülerin, hikâyelerin çözümlemesinde kullanır.
Anlatıların Siyasi İktisatı: Roland Barthes’ın Hikâye Okuması
Barthes’a göre, her hikâye, anlatan ile dinleyen arasında bir iktisadi ilişkidir de aynı zamanda. Yine hikâyeler, anlatılar, yalnızca eğlendirme ve öğretici olma işlevi görmezler. Barthes, bu savda bulunurken, hem geleneksel hem de Marx’cı edebiyat eleştirisi kuramlarının eleştirisini yapar, kendi göstergebilim yöntemininin farkını vurgular. Anlatılar, hikâyeler, yapıntı metinler aynı zamanda bir iktisadi düzendir. Barthes, Binbir Gece Masalları’nı örnek olarak verir: masalları, kocası Hükümdar Şehriyar’a anlatan Şehrazad, her masalla, hayatını bir gün daha uzatır. Evlendiği eşlerini, gerdek gecesinden sonra, kendisini boynuzlamasınlar diye öldürten Şehriyar, Şehrazad’ın, yatak odalarında, kendisine anlattığı hikâyelerle mışıl mışıl uykuya dalar, bir sonraki gecenin masalını bekler. Vezirin kızı Şehrazad, ülkenin kızlarını Şehriyar’ın zulmünden kurtarmak istediği için başlatır bu oyunu. Şehrazad, binbir gece, sultana masal, hikâye anlatır. Şehrazad’ın, ölümden kurtulmak için kendisine her gece, birbirinden güzel hikâye anlattığının farkına varan Şehriyar, kendisine bu masallar sırasında üç çocuk da veren Şehrazad’ı bağışlar.
Barthes’a göre Binbir Gece Masalları, her anlatı gibi bir siyasi iktisat düzenidir. Şehrazad, Şehriyar’a hikâye verir, karşılığında hayatını alır: bir alışveriş vardır anlatan ile dinleyen arasında. “Al masalı, ver hayatımı”. Masalların, hikâyelerin, anlatıların bir piyasa değeri vardır. Binbir Gece Masalları, Şehrazad’a, hayatını satın almasını sağlar.
Roland Barthes, Balzac’ın Sarrasine adlı uzun öyküsünü göstgergebilim yöntemiyle incelediği ve hikâyelerin bir siyasi iktisat düzeni de olduğunu savladığı kitabına, S/Z başlığını koydu. “S”, Balzac’ın Sarrasine adlı uzun öyküsündeki baş karakter olan, sanatçı, yontucu “Sarrasine”in adının ilk harfidir. “Z” ise, öykü içindeki öyküdeki ikinci önemli karakter Zambinella’nın adının ilk harfi. Sarrasine’nin, kilisede şarkı söyleyebilmesi için hadım edilmiş bir erkek –castrato– olduğunu bilmeden aşık olduğu Zambinella adlı bir soprano şarkıcı. Barthes’ın S/Z’deki yorumuna göre, Sarrasine öyküsündeki erkek anlatıcı, Sarrasine ile Zambinella’nın öyküsünü satmak ister, öykünün değişim değerini kullanmak ister. Lanty ailesinin verdiği partideki güzel bir kadına, Madam Rochefide’e, Lanty ailesinin gizemli yaşlı üyesinin hikâyesini anlatıp, karşılığında Madam Rochefide’in kendisiyle yatmasını bekler. Madam Rochefide ise, Lanty ailesinin en saygın üyesi gizemli ve ölüm kokan yaşlı adamın, ailenin zenginliğinin de kaynağı olan Zambinella olduğunu öğrenince, hadım edilmiş bir erkek –castrato– olduğunu duyunca, çok rahatsız olur: anlatıcıyla yatağa girecek bir ruh halinde değildir. Balzac’ın Sarrasine hikâyesinde, hikâyenin içindeki hikâye, değişim değerini gerçekleştiremez. Sarrasine ile Zambinella arasındaki ilişkinin, Lanty ailesinin varlığının kaynağının hikâyesini anlatan, Sarrasine hikâyesinin anlatıcısı, verdiğinin karşılığını alamaz. Madam Rochefide, hikâye bittiğinde, barbarca bulduğu, İtalya’daki kilisenin, soprano ses için erkek çocukları hadım etme geleneğiyle Lanty ailesinin ışıltılı, görkemli partilerinde yüzyüze gelmiş olmasını öğrenmiş olmaktan ruhen yıkılır: tenini, ona hikâyeyi anlatana vermez, geceyi onunla geçirmez.
Sarrasine’in anlatıcısı, Şehrazad gibi başarılı değildir. Her ticari anlaşma, tarafların istedikleri karşılığı almalarıyla sonuçlanmayabilir. Malların niteliğinden memnun olmayabilir alıcı. Her kitap, her film, her dizi başarılı değildir; yazarı, film yönetmeni, oyuncular ünlü olsalar da, bir önceki yapıtları çok başarılı olsa da, son kitap, son film, son dizi satışta, gişede, izleyici sayısında başarılı olmayabilir. Ancak anlaşma yapılmıştır, iktisadi düzen, ticari ilişki ortadadır.
Barthes’a göre Balzac’ın Sarrasine öyküsü, her öykü gibi, bir siyasi iktisat olgusudur. Hikâye, bir iktisadi ilişkidir, bir ticari anlaşmadır: anlatan ile dinleyen arasında. Barthes, Marx’çı bir düşünür olmasa da, Marx’ın, iktisadi çözümleme kavramlarının bazılarının değerini yadsımaz, kullanmaktan kaçınmaz.
Elon Musk Anlatısının Günümüz Finansal Kapitalizminde Piyasa Değeri
Kültürel iktisat, günümüz kapitalizmini inceleyen yeni bir disiplindir. Barthes gibi 20. yüzyıl ikinci yarısı Fransız düşünürlerinden esinlenen Birleşik Krallık toplumbilimcilerinin geliştirdiği bir akademik disiplindir. Kültürel iktisadı günümüz kapitalizmini çözümlemede kullanan toplumbilimciler, iktisadi hikâyeleri saptar ve bu hikâyelerin şirketlerin, ürünlerin piyasa değerini nasıl belirlediğinı gösterirler. Örneğin, “marka” dediğimiz şeyin, o şirketle ilgili başarılı bir hikâyenin -hem dilsel hem de görsel- sonucu olduğunu gösterirler. Elon Musk’ın, dünyanın en varlıklı iş insanının varlığı da; kurduğu, sonra borsaya açtığı ve şimdilerde yüzde on üçüne sahip olduğu elektrikli araba markası Tesla’dan kaynaklanır. Ancak karmaşık bir biçimde. Tesla şirketi, bir tapu değildir.
Tesla, borsaya açıldığı 2010 yılından bu yana dünyanın en değerli araba markasıdır. Şu an borsa değeri bir trilyon ABD dolarıdır. Türkiye’nin yıllık iktisadi büyüklüğüne eşit bir değerdir bu. Kendisinden çok daha fazla satışı olan, dünyanın en büyük araba üreticisi Toyota’nın beş katı büyüktür borsada; kendisinden daha başarılı olan, kendisinden daha fazla elektrikli araba satan Çinli BYD şirketinin on katı büyüktür borsada.
Elon Musk, şirketlerinin hikâyelerinin yarattığı borsa değerinden dolayı ciddiye alınıyor: varlıklı olmasının sabit maddi bir karşılığı yok; borsa kayıtlarına göre dünyanın en zengin kişisi. Ancak, bu borsa kayıtları paraya dönüştürülebiliyor. Siyaset için, şirket satın almak için kullanabiliyor. Roland Barthes’ın, Balzac’dan çıkarak çözümlediği, burjuvazinin parasının niteliği üzerine söylediklerini doğrulayan bir örnek. Tam olarak, Marx’ın 19. yüzyıl kapitalizm çözümlemesindeki kapitalistlerden değil Elon Musk. Günümüz ABD ve Avrupa kapitalizmi, Marx’ın zamanındaki üretim üzerine kurulu bir kapitalizm değil. Finansal piyasaların çekim gücünde olan bir kapitalizm. ABD ve Avrupa’da, finansal şirketler -fon yöneticileri, bankalar, sigorta şirketleri, emekli fonları- sanayi şirketlerinden, üretim yapan şirketlerden çok daha büyük ve belirleyici. Elon Musk’ın Tesla’sının değerini de bu finansal şirketler biçiyor: Tesla’nın üretim gücü, ABD iktisadına olan katkısı değil. Günümüz finansal şirketleri, hikâyeye daha fazla önem veriyor. Borsadaki hikâyelere göre belirlenen şirket hisselerini alıp satarak para kazanıyorlar. Balon patlamadıkça para kazanmayı sürdürüyorlar. Oluşan balonlar uzun süre patlamadığı için ve patladığında da merkez bankaları finansal piyasaları kurtardığı için, balonu patlayan hikâyelerin yerine yenileri kolayca ve çabuk konabiliyor. Finansal kapitalizm sürüyor. Barthes’ın zamanına göre de, Balzac’ın zamanına göre de, finansal kapitalizmdeki burjuvazinin parası muhasebe kayıtlarından çok daha muğlak. Muhasebe kayıtlarına, borsa kayıtları eklendi. Sınırsızlığın boyutu arttı.
Balzac, parası olanların, parayı nasıl kazandıklarının, uygarlığı belirlediğini anlattı edebiyat yapıtlarında. Kapitalizmin kurucusu burjuva sınıfının uygarlığını, feodal düzenin soylular sınıfının uygarlığı ile karşılaştırdı. Tabii ki, öznel bir karşılaştırma. Ancak, paranın nereden geldiğinin, uygarlığı anlamamızda önemli olduğunu edebiyat aracılığıyla anlattı. O yüzden, insanlık için, yazarlar ve edebiyat her zaman çok önemli. Toplumbilimden farklı ancak nitelik olarak toplumbilimden düşük olmayan saptayımları, çözümlemeleri olabiliyor edebiyatın. Edebiyat eleştirisi de buna bağlı olarak çok önemli. Edward Said bir edebiyat eleştirmeni olarak, çağdaş düşünceyi etkileyen “oryantalizm” kavramını ortaya attı, örneğin. Barthes, Elon Musk’ın zenginliğini çözümlemede bize, iktisatçılara değerli bir yöntem sunuyor. Üretici burjuvaların zenginliğinden; borsada, finansal piyasalardaki fiyat biçmelerin yarattığı finansal burjuva zenginliğine geçtik. Kapitalizm duruyor: ancak onu devindiren yeni mantık, finansal piyasaların başatlığı, kapitalizmi dönüştürdü. Finansal zenginlik belirliyor, günümüz kapitalizminin uygarlık tanımını. ABD başkanı Trump’ın, yemin etme törenine davet ettiği önde gelen iş insanları teknoloji sektöründen ve zenginliklerinin, para sahibi olmalarının kaynağı, şirketlerinin borsadaki trilyon dolarlara ulaşan değerleri. Bu yeni zengin burjuvalar, teknoloji şirketi sahipleri, finansal kapitalizmin, finansal piyasaların, kapitalizmdeki şirketler arası yarışta kazananları belirlediği bir düzenin, olağanüstü düzeydeki zenginleri. Elon Musk da bunlardan biri.
Günümüz kapitalizmin uygarlık ölçülerini belirleyen biridir Elon Musk; kapitalizmin nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşlerini, ABD’de, zenginliğini, parasını kullanarak gerçekleştirme gücü vardır. Dünyadaki devlet başkanları onun iktisadi düşüncelerini, teknolojik yenilik konusundaki görüşlerini dinlemek için sıraya giriyor. Musk, kapitalizmde, kamu kuruluşlarının gereksiz olduğunu savunuyour ve ABD Başkanı Trump ile ilişkileri iyiyken önemli bir ölçüde de bu görüşünü hayata geçirmiştir. ABD’nin yoksul ülkelere yaptığı yardımı ve yardım kuruluşunu bir gecede bıçak gibi kesmiştir. İklim değişikliğini araştıran bilim kurumunu kapatmıştır. Kapitalizmde özgür düşüncenin ne olması gerektiğini, sahip olduğu sosyal medya şirketi, eski adı Twitter olan, “X” aracılığıyla, Alman, İngiliz hükümetlerine, başbakanlarına, önde gelen siyasetçilerine hakaret edici sözler kullanmaktan çekinmeksizin bütün dünyaya dayatabilmektedir.
Gazete ve televizyon sahibi kapitalistlerin, sosyal medya öncesi tanık olduğumuz, siyasi güçlerini aşan bir gücü vardır Elon Musk’ın. Kapitalizmin geleceği olduğu düşünülen teknoloji şirketleri kurmuş, halen önemli bir düzeyde bu şirketlerin sahibi ve bunlardan bir tanesinin, Tesla’nın borsa değerinden dolayı dünyanın en varlıklı iş insanı durumundadır. Günümüz kapitalizminde, en kritik alan olan yapay zekanın geliştirilmesi ve kullanılmasında belirleyici görüşleri ve uygulamaları olan biridir. Elon Musk, günümüz kapitalizminin bir uygarlık olarak gelişimine – düşünce özgürlüğü tanımı, yapay zekayla ilgili demokratik ve etik ölçülerin saptanması, v.b.- etkisi olduğu yadsınamayacak birisidir ve bu gücü, dünyanın en varlıklı iş insanı olmasından kaynaklanmaktadır. ABD’deki bugünkü siyasi durumun dünyayı karartmasında; iş dünyası, kapitalizm, zenginler ve para ile toplum arasındaki güç ilişkilerinde, baskıcı ve eşitsizlik yaratıcı dinamiklerin körüklenmesinde, tarihi bir rol oynuyor Elon Musk.
Bir mühendis olan ancak kendini bir bilim insanı olarak pazarlayan Elon Musk, matematik formüllerinde bilinmeyen işareti olarak kullanılan “X” işaretini seviyor ve sahip olduğu şirketlere doğrudan “X” ya da içinde “X” işareti geçen bir ad veriyor. Satın aldığı, yaklaşık 650 milyon insanın kullandığı sosyal medya şirketi “Twitter”ın adını “X”e çevirdi. “SpaceX” adlı uzay aracı şirketi var. On dört tane olduğu söylenen çocuklarının bazılarının isimlerinde de “X” işareti geçiyor. Erkek çocuklarından birine de, babası değil sahibi olduğunun altını çizmek için olsa gerek, “X” adını vermiş. Bir marka olarak yanında gezdiriyor bu çocuğunu. Beyaz Saray’da, Başkan Trump’ı ziyaret ettiğinde, omzuna alarak bütün dünyaya oğlu “X” ile poz vermesi, markasını tanıtan bir iş kişisi olarak yansıtıyordu onu. Kendi çocuğunu, bir marka olarak giyip dolaşmaktan çekinmeyen bir karakter. Söylediklerini ve yaptıklarını meşru kılan, zenginliği, parası. Dünyanın en zengin insanı olması onun söyledikleri ve yaptıklarının ciddiye alınmasının hemen hemen tek nedeni. Bugünkü kapitalizmi, finansal burjuva sınıfını temsil eden çok iyi bir örnek. Balzac’ın romanlaştırmak isteyeceği bir karakter. Roland Barthes’ın göstergebilimle çözebileceği bir “gösterge”, bir “hikâye”.
Uygarlıkların Karanlık Anlarında Edebiyat Bal Gibi İşe Yarar
Balzac’ın eleştirdiği, sanayici burjuva uygarlığından, bugünkü, borsadaki şirket değerlerinden gücünü alan tekno-kapitalistlerin uygarlığına geldik. Her ne kadar Elon Musk’ın varlığı, borsada bir araba şirketi olarak kayıtlı Tesla’dan kaynaklansa da; Tesla, bir araba şirketi olarak rakipleri kadar başarılı değildir. Halen, araba üretiminde Toyota, Volkswagen, Ford daha büyüktür. Doğrudan rakibi, Tesla gibi elektrikli araba üreten Çinli BYD, Tesla’dan daha fazla elektrikli araba satar. Elon Musk’ın bütün şirketleri bir anda buharlaşıp yok olsa, ABD ekonomisi, dünya ekonomisi işlemeyi sürdürür. Ama, Tesla’dan çok daha fazla araba üreten ve satan Ford şirketi buharlaşıp yok olsa, ABD’nin, dünyadaki bazı ülkelerin sağ tarafı felce uğrar, hareket etme yetileri ciddi bir biçimde azalır.
Barthes’ın gösterge bilim çözümü işte burada anahtar olabiliyor. Burjuva uygarlığında, paranın kökeni, zenginliğin kökeni, muhasebe kayıtlarında yatıyor: muğlaklaştı, yoruma açık. Burjuva uygarlığının günümüz kapitalizminde bu muğlaklık, yoruma açıklık, yeni boyutlara ulaştı: muhasebe kayıtlarına borsa kayıtları eklendi. Pek çok iktisatçı, bugünkü kapitalizme finansal kapitalizm diyor. Merkez kapitalist ülkelerde, üretimin değil, finansal piyasaların belirlediği bir kapitalizm. Borusu öten kapitalistler, şirketi borsada en değerli olanlar. Para göstergesinin gösterileninin yorumu, artık ticaret, sanayi, üretim dünyalarında, ilişkilerindeki değişkenlerle yapılmıyor: finansal kapitalizmde, para göstergesi, borsada, finansal piyasalardaki değişkenlerle yorumlanıyor. Elon Musk’ın da varlığı, kullanım değeri olan ürünlerinin başarısından değil, kullanıcı sayısından değil, Elon Musk’ın ve Tesla’nın hikâyelerinin borsadaki başarısından kaynaklanıyor.
Bu hikâye, çok basit olarak, 2010’dan 2024’e değin, Elon Musk’ın bir dahi olduğu, Tesla’nın dünyanın en büyük elektrikli araba şirketi olacağıydı. 2024’de Çinli BYD bu hikâyenin balonunu patlattı ancak Tesla’nın borsadaki balonu patlamadı. Çünkü Elon Musk, başarılı bir biçimde yeni bir hikâye anlatmaya başladı. Bu hikâye, Tesla’nın bir elektrikli araba şirketi değil, bir yapay zeka araba şirketi olduğu üzerineydi. Şehrazad gibi, Elon Musk, bir gece daha borsada değerini koruyabilmek için, yeni bir hikâyeye başladı. Elon Musk’ın şirketlerinin hikâyesi basit değil: Musk’ın bir dahi olduğu, öbür teknoloji girişimlerinin -uzay aracı projesi, sosyal medya şirketi “X”, ve yapay zeka şirketi başarılı olacağı ve borsadaki yatırımcılara para kazandıracağı yollu; kendisinin, yatırım bankacılarının, finans dergilerinin yaptığı, rakamların dilsel bir anlatıya çevrildiği sayfalarca araştırma, iktisadi çözümleme ve kestirim de hikâyenin katmanları.
Günümüz kapitalizminde paranın kökeninin görülmesi, iktisadi değeri neyin yarattığı Balzac’ın ve Marx’ın zamanına göre daha da karmaşıklaştı. Günümüz kapitalizminin merkezi ABD, bir uygarlık olarak özgürlük değil baskı; eşitsizlikte düzelme değil, kötüleşme yaratıyor. Uygarlaştırıcı değil, ortaçağlaştırıcı bir siyaseti yükseltiyor. Kapitalizmde, paranın, zenginliğin nereden kaynaklandığının, 19. yüzyıla göre değişime uğramasıyla koşut bir gelişme. Wallerstein’in dediği doğruluğunu sürdürüyor: finansal kapitalizmin kurbanları -maaşları ve sürekli işleri güvensizleşmiş işci sınıfı ve orta sınıflar- sahip oldukları evlerin değerleriyle, bankadan alabildikleri tüketici kredileriyle, birkaç bitcoin’in değeriyle finansal kapitalizmin cazibesine kapılıyorlar. Ürünlerini sevdikleri –“X”, Google, Instagram, YouTube, Facebook, Uber, vs.- ama bu ürünleri sağlayan şirketlerden nefret ettikleri (kişisel verilerin ticaretini yaptıkları, tekelci piyasalar kurdukları, vergi vermedikleri, v.b için) bir iktisadi düzende savrulup duruyorlar.
Barthes, para ile kapitalist uygarlık ilişkilerini çözümlememizde, S/Z ile bize bir edebiyat anahtarı veriyor. Elon Musk’ın “X”ini, Barthes’ın anahtarı ile, edebiyattan gelen bir anahtarla açmak, içinden geçmekte olduğumuz karanlıkta önümüzü görmeye de yarıyor. Kim demiş, uygarlığın karanlıklaştığı zamanlarda şaire, edebiyatçıya, edebiyat eleştirisine ne gereksinim var diye! Edebiyat, uygarlık kurmamızda, uygarlık eleştirimizde, uygarlık düşlememizde: karanlığı da, aydınlığı da dile getirmemizi sağlıyor. Elon Musk’ın “X”ini, Barthes’ın S/Z’siyle kurcalayabiliriz, uygarlığı barbarların eline bırakmamak için. Elon Musk’a siyasi güç veren parasının kökü, sürdürülebilir, kalıcı bir iktisadi eylem değil: hikâyelerin günümüz kapitalizminde yarattığı borsadaki bir hayalettir. İktisatçılar değil, bir edebiyatçı, Roland Barthes, hikâyelerin böyle bir gücü olduğunu gösterdi bize. Evet, zor zamanlarda, tarihin karanlık anlarında, paranın uygarlıkları yönsüz bıraktığı dönemeçlerde, edebiyata daha çok gereksinimiz var.
İsmail Ertürk