Sylvia Plath’in 1956 yayımlanan ve daha önceki daha kitaplarında yer almayan bu şiiri Türkçede ilk defa yayımlanıyor.
Takip
Dans le fond des forêts votre image me suit.[1]
RACINE
Bir panter var, izimi sürüyor:
Ölümüm onun yüzünden olacak bir gün.
Aç gözlülüğü ormanı ateşe verdi,
Dolanır durur güneşten de heybetli.
En hafif, en nazik adımlarla yaklaşır,
Kayar gibi süzülür hep ardımda.
Çelimsiz çamlarda gak gak kargaşayı öter kargalar:
Av başladı, tuzak kuruldu.
Aşarken ben kayaları derimi yırtıyor dikenler,
Bitkinim bu sıcak öğle vaktinde.
Damarlarının kırmızısında ağ ağ
Ne ateşler akar, ne ihtiraslar uyanır?
Doymak bilmez, talan eder
atadan kalma hatamızla lanetlenmiş toprağı.
Haykırır: kan dökülsün hadi, kan!
Tıka basa et dolmalı ağzındaki yara.
Keskindir parçalayan dişleri ve lezzetlidir
Kürkünün kavurucu öfkesi.
Öpüşleri kurutur, her pençesi bir çalı,
Ancak kıyamet dindirir o iştahı.
Bu vahşi kedinin ardında bıraktığı,
Keyfi uğruna meşaleler gibi tutuşturulmuş,
Kömüre dönmüş, talan edilmiş kadınlar serili yerde,
Yem olmuşlar açlıktan kudurmuş gövdesine.
Tepeler tehdit doğuruyor gölgeleri çoğaltarak,
Bunaltıcı ormanı örtüyor gece.
O kara yağmacı, aşka gelip
Kıvrak sağrısıyla yetişiyor hızıma.
Gözlerimin dolaşık çalılığı ardında
Tüm esnekliğiyle saklanıyor, rüyaların pususunda
Ne kadar da parlak eti parçalayan şu pençeler!
Ne kadar da aç, çok aç şu sımsıkı kalçalar!
Arzusu kapana kıstırıyor beni, ağaçları tutuşturuyor
Tenim alev alev koşuşturuyorum
Hangi dinginlik, hangi serinlik bağrına basar
O sapsarı bakış dağlarken beni?
Kalbimi fırlatırım kesmek için hızını,
Susuzluğunu dindirmeye harcarım kanımı.
Yalayıp yutar ama yine de dinmez iştahı,
Her şeyini feda etmeye zorlar insanı.
Sesi yolumu keser, aklımı başımdan alır,
Kül olur yağmalanmış orman.
Gizli bir arzunun dehşetiyle ürperir, kaçarım
Saldıran bu alev parıltısından.
Korkularımın kulesine tırmanıp
Bu karanlık suça kapılarımı kaparım,
Sürgülerim, her birini sürgülerim tek tek.
Hızlanır kan, çınlar kulaklarımda:
Merdivende panterin adımları
Bir bir çıkıyor yukarı, daha yukarı.
[1] “Ormanın derinliklerinde suretiniz takip ediyor beni.”